Bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu ortaya çıkan kronik ve iltihaplı bir hastalık olan lupus, vücudun pek çok organını etkileyebiliyor. Uzmanlar, bu sinsi hastalığın özellikle cilt, göz ve iç organlar üzerindeki yıkıcı etkileri konusunda uyarırken, erken teşhis ve multidisipliner tedavi yaklaşımlarının hayati önem taşıdığını vurguluyor.
Lupus, “kurt” anlamına gelen Latince bir kelimeden türemiştir ve hastalığın yüzyıllar önceki tanımlamalarında, ciltteki lezyonların kurt ısırıklarına benzetilmesiyle bu ismi almıştır. Ancak günümüz modern tıp dünyasında, lupus çok daha karmaşık ve çok yönlü bir otoimmün hastalık olarak kabul edilmektedir.
Bağışıklık sistemimizin normalde bizi enfeksiyonlara karşı koruması gerekirken, lupus hastalarında bu sistem şaşırtıcı bir şekilde kendi sağlıklı hücre ve dokularına saldırır. Bu “dost ateşi,” vücudun hemen her yerinde iltihaplanmaya ve organ hasarına yol açarak ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Hastalık, özellikle cilt, gözler, eklemler, böbrekler, kalp, akciğerler ve sinir sistemi gibi hayati organları etkileyebilir. Bu nedenle, lupusun belirtilerini bilmek ve erken tanı için dikkatli olmak büyük önem taşır.
Göz Sağlığı İçin Ciddi Bir Tehdit: Lupus ve Oküler Tutulum
Lupus hastalığı, çoğu zaman göz ardı edilen ancak potansiyel olarak ciddi sonuçları olan bir alan olan göz sağlığını da doğrudan tehdit edebilir. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Yıldırım, lupusun gözün önünden arka tarafına kadar pek çok bölgesini etkileyebileceğine dikkat çekiyor. “Gözün yüzey kısmında kızarıklıkla seyreden tablolar, kalıcı hasarlar bırakabilen yüzey bozuklukları ve kronik kuru göz sendromu, lupusun neden olabileceği göz sorunları arasındadır,” diye belirtiyor Prof. Dr. Yıldırım.
Daha da önemlisi, bazı lupus hastalarında gözün iç tabakalarında, özellikle de görme merkezimiz olan retina ve beyne görüntü sinyallerini taşıyan görme siniri üzerinde tahribat meydana gelebilir. Bu tür bir tutulum, bulanık görmeden kalıcı görme kaybına kadar değişen ciddi görme sorunlarına yol açabilir. Prof. Dr. Yıldırım, lupus hastalarında göz tutulumu meydana geldiğinde erken teşhisin kritik olduğunu vurgulayarak, “Gözde batma, ısrarlı kızarıklık, ağrı veya herhangi bir görme kaybı yaşandığında vakit kaybetmeden bir göz hekimine başvurulmalıdır,” uyarısında bulunuyor. Ayrıca, “Lupus hastalığının sistemik olarak kontrol altına alınması, göz tutulumu riskini de önemli ölçüde azaltır,” diyerek, göz sağlığını korumak adına düzenli göz muayenelerinin asla aksatılmaması gerektiğini ekliyor. Göz yüzeyi etkilenmişse gözyaşı damlaları gibi semptomatik tedaviler uygulanabilirken, retinada veya görme sinirinde bir problem varsa, hastalığın seyrini değiştirebilecek immün modülatör tedavilerle hastalığın kontrol altına alınabileceği belirtiliyor.
Ciltteki Ayak İzleri: Lupus ve Deri Belirtileri
Lupus hastalığının en belirgin ve dışarıdan fark edilebilir belirtilerinden biri, cilt üzerindeki çeşitli bulgulardır. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Balevi, lupusun vücuttaki birçok sistemi etkileyebileceğini ancak deri üzerinde çok çeşitli ve ayırt edici belirtiler oluşturduğunu ifade ediyor.
Prof. Dr. Balevi, hastalığın farklı evrelerinde farklı cilt bulguları ortaya çıkabileceğini vurguluyor:
- Akut Dönem: Genellikle burun üstünde başlayıp burun kenarlarına doğru yayılan, “kelebek kanadı” şeklinde, simetrik bir kızarıklık görülür. Bu kızarıklık, hastalığın en bilinen belirtilerinden biridir. Aynı dönemde ağızda ağrılı yaralar ve bazı hastalarda yaygın kızarık döküntüler meydana gelebilir. Bu dönemde genellikle ateş ve diğer organlarda sistemik tutulum daha sık beklenir.
- Subakut Dönem: Vücutta, mantar veya sedef hastalığını andıran, ancak lupusla ilişkili olan kızarık ve halka şekilli döküntüler oluşabilir. Bu lezyonlar genellikle güneş gören bölgelerde ortaya çıkar.
- Kronik Dönem (Discoid Lupus): Genellikle baş, boyun ve güneş gören diğer bölgelerde kızarık-kahverengi, pul pul plaklar oluşur. Bu plaklar iyileşirken ciltte kalıcı izler ve lekeler bırakabilir. Ayrıca, saçlı deride meydana geldiğinde kalıcı saç dökülmesine (alopesi) yol açabilir.
- Derin Doku Tutulumu (Lupus Panniküliti): Daha nadir görülen bu formda, deri altında yağ dokusunda iltihaplanma oluşur. Özellikle bacak bölgesindeki deride şişlikler ve sertleşmeler görülebilir.
- Raynaud Fenomeni: Soğuk havaya maruz kalındığında el ve ayak parmaklarında kan damarlarının spazmı sonucu oluşan kırmızı, pembe veya mor renk değişiklikleri ve şişlikler de lupus hastalarında sıkça görülen bir durumdur.
- Fotosensitivite: Lupus, “fotosensitif” yani güneşe karşı aşırı hassas bir hastalıktır. Güneş ışınlarına maruz kalmak, hastalığın alevlenmesine veya ciltte yeni lezyonların oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle, Prof. Dr. Balevi, “Lupus hastaları mutlaka düzenli olarak yüksek faktörlü güneş kremi kullanmalı ve güneşin zararlı ışınlarından korunmalıdır. Aksi takdirde atak geçirme riskleri önemli ölçüde artar,” uyarısında bulunuyor.
Cilt lezyonlarının tedavisinde lokal kortizonlu kremler veya oral ilaçlar kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Balevi, lupusun küretif (tamamen iyileştirici) bir tedavisinin olmadığını ve bu nedenle multidisipliner bir yaklaşımla, yani farklı uzmanlık alanlarından doktorların iş birliğiyle takip edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Kadınlarda Daha Sık Görülen Lupus: Belirtiler ve Tedavi Yaklaşımları
Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Meryem Can, lupusun kronik iltihaplı romatizmal bir hastalık olduğunu ve çarpıcı bir şekilde, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 9 kat daha sık görüldüğünü ifade ediyor. “Lupus, bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle vücutta kronik iltihaplanma ve zamanla organ hasarları meydana gelir,” diyen Prof. Dr. Can, hastalığın en çok cilt, kas-iskelet sistemi (eklem ağrıları, kas güçsüzlüğü), akciğerler, kalp, beyin ve böbreklerde sorunlara yol açabileceğini belirtiyor. Lupus hastalığı ömür boyu sürebilen kronik bir durum olsa da, günümüzdeki etkin tedavi yöntemleriyle hastalığın kontrol altına alınabileceği ve hastaların kaliteli bir yaşam sürebileceği müjdesini veriyor.
Prof. Dr. Meryem Can, lupus hastalığında en sık karşılaşılan belirtilerin deri döküntüleri, saç dökülmesi, açıklanamayan halsizlik ve yorgunluk olduğunu belirtiyor. Özellikle güneşe maruz kalındığında yüzde döküntülerin belirginleşmesi tipiktir. Bazı hastalarda tekrarlayan açıklanamayan düşükler ve kansızlık da görülebileceğini ifade eden Prof. Dr. Can, “Tedavi sürecinde düzenli olarak romatoloji uzmanına başvurulması çok önemlidir. Özellikle 15-40 yaş arasındaki doğurganlık çağındaki kadınlarda daha sık rastlanmakla birlikte, lupus her yaşta görülebilir,” diye ekliyor. Lupus hastalarının ömür boyu tedavi görmesi ve düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Can, doğru takip ve tedavi ile lupusun yıkıcı etkilerinin büyük ölçüde önlenebileceğini belirtiyor.
Lupus, karmaşık yapısıyla bireyden bireye büyük farklılıklar gösterebilen bir hastalıktır. Bu nedenle, belirtilerinizden şüpheleniyorsanız veya daha önce lupus tanısı almışsanız, düzenli doktor kontrollerinizi aksatmamanız ve multidisipliner bir yaklaşımla takip edilmeniz hayati önem taşır. Erken tanı ve kişiye özel tedavi planı, lupusun olası organ hasarlarını en aza indirmek ve yaşam kalitenizi artırmak için en güçlü araçlardır.